Stuttgart ve Hannover, Almanya – Yük taşımacılığı, küresel ekonominin temel direklerinden biridir. Sektörün yeşil dönüşümü desteklemesi, ticari araçların alternatif güç aktarma sistemlerine geçiş yapmasıyla mümkün olacak. Bosch, bu dönüşümde öncü bir rol üstlenerek, ürün ve hizmet portföyünü genişletiyor ve çeşitliliğe odaklanıyor.
Bosch Yönetim Kurulu Üyesi ve Mobilite İş Sektörü Başkanı Markus Heyn, Hannover’de düzenlenen IAA Transportation 2024 fuarında yaptığı konuşmada, “Ticari araçlar için alternatif güç sistemlerine geçiş, teknolojiye tarafsız yaklaştığımız sürece başarılı olabilir. Güç aktarım sistemlerini sürekli geliştirip verimliliği artırarak, önümüzdeki yıllarda bu alandaki büyümenin işimizde yeni bir ivme yaratmasını bekliyoruz. Kamyon ve kamyonetler, mobilite gelirlerimizin dörtte birini oluşturuyor,” dedi. Küresel araç üretiminin 2024’te sabit kalması beklenirken, Bosch Mobilite, zorlu piyasa koşullarına rağmen hafif bir büyüme öngörüyor. Şirket, 2029 yılına kadar dünya genelinde 80 milyar Euro’yu aşan satış hedefliyor.
Ticari Araçlarda Yeni Yapılanma
Bosch, küresel taşımacılıkta artan talep ve alternatif güç aktarma sistemlerine geçişin getirdiği fırsatlardan yararlanmayı amaçlıyor. Bu doğrultuda, ticari araç işini yeniden yapılandıracak ve Ocak 2025’ten itibaren yeni bir iş birimi kuracak. Jan-Oliver Röhrl liderliğinde, kamyonlar ve arazi araçları için sistem geliştirme ile ürün yönetimi birleştirilecek. Röhrl, IAA Transportation 2024’te, “Bu yapı müşterilerimizle daha verimli çalışmamızı sağlayacak ve daha büyük başarılara imza atmamıza yardımcı olacak,” dedi.
Bosch, güç aktarma teknolojilerinde çeşitliliğe ve teknoloji nötrlüğüne odaklanıyor. Şirketin öngörülerine göre, 2030’da yeni tescil edilen altı tondan ağır ticari araçların %20’si batarya-elektrikli, %3’ü ise yakıt hücreli olacak. 2035’e gelindiğinde ise her üç kamyondan biri bataryalı, her on kamyondan biri yakıt hücreli olacak. Bu geçişi desteklemek için elektrikli şarj ve hidrojen dolum altyapısının hızla yaygınlaşması gerektiği vurgulanıyor.
Bosch, batarya, yakıt hücreleri ve hidrojen motorları gibi farklı teknolojileri geliştirmenin yanı sıra içten yanmalı motorları da daha verimli hale getiriyor. Ayrıca sentetik yakıtların iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor.
Ticari Araç Destek Sistemlerinin Gelişimi
Bosch, IAA Transportation’da modern taşımacılık çözümlerini sergiliyor. Şirketin Çin’de geliştirdiği e-aks sistemi, bataryalı ve yakıt hücreli ticari araçlar için seri üretime geçti. Hindistan’da ise hidrojen motorlu test araçları yollarda. ABD’de ise Bosch, 2025’te ticari araçlar için hızlı hidrojen dolumu sağlayacak bir kriyojenik pompa geliştiriyor.
Destek sistemleri de Bosch’un ticari araç stratejisinin önemli bir parçası. Örneğin, şerit takip sistemi kazaların %12’sini önleyebiliyor ve nakliye maliyetlerini düşürüyor. Bosch’un elektronik ufuk sistemi ise ticari araçlarda %5’e varan yakıt tasarrufu ve CO2 emisyonu azaltımı sağlıyor. Bu sistem, bataryalı araçlarda enerji verimliliğini artırarak menzili uzatıyor. Bugün dünya genelinde bir milyondan fazla araç bu sistemle donatılmış durumda.
Yazılım Tanımlı Ticari Araçlar
Otomotiv sektörünün yazılım odaklı mobiliteye geçişiyle birlikte ticari araçlarda da büyük değişimler yaşanıyor. Filo yönetimi için geliştirilen ağa bağlı servisler, kamyon ve kamyonetlerin sürekli güncellenebilir olmasını gerektiriyor. Bosch, yazılım çözümleri ve servisleriyle bu dönüşümü desteklerken, araç bilgisayarlarının sayısını azaltarak sistemleri daha sade hale getiriyor.
Bosch’un L.OS (Lojistik Operasyon Sistemi) platformu, lojistik sektöründeki zorluklara odaklanıyor ve Amazon Web Services ile iş birliği yaparak sürücü, filo ve rota yönetimi gibi çözümler sunuyor. Bu sayede lojistik işleyişi daha verimli hale geliyor.
Bosch’un bağlanabilirlik çözümleri, ticari araçların verimli kullanımını ve arıza sürelerinin en aza indirilmesini sağlıyor. Örneğin Retrofit Verimlilik Modülü, rotaya göre hız ayarlaması yaparak yakıt tüketimini %4’e kadar azaltabiliyor. Araç Sağlığı sistemi ise erken uyarılar sunarak beklenmedik arızaların önüne geçiyor ve operasyonların daha planlı hale gelmesini sağlıyor.
